Dünyanın dört bir yanında teknolojinin hızla gelişmesi ve dijitalleşmenin yaygınlaşması, elektronik cihazların tüketimini artırmaktadır. Bununla birlikte, bu cihazların kullanım ömrü sona erdiğinde, elektronik atık (e-atık) olarak adlandırılan büyük bir çevresel sorun ortaya çıkmaktadır. Yapılan araştırmalar ve tahminler, 2030 yılına kadar küresel e-atık miktarının büyük bir artış göstereceğini öngörmektedir. İşte bu artışın nedenleri ve olası sonuçları:
Elektronik cihazlar, akıllı telefonlar, bilgisayarlar, tabletler, beyaz eşyalar ve diğer dijital cihazlar hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. 2020 yılında dünya genelinde üretilen e-atık miktarı yaklaşık 53.6 milyon ton olarak kaydedilmiştir ve bu rakamın 2030 yılında 74 milyon ton gibi devasa bir seviyeye ulaşması beklenmektedir. Bu artışın başlıca nedenleri şunlardır:
Gelişen ekonomilerdeki büyüme, teknolojiye olan talebi hızla artırmaktadır. Özellikle Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki gelişmekte olan ülkelerde internet ve teknoloji kullanımındaki artış, elektronik cihazlara olan ihtiyacı katlamaktadır. Dijitalleşme hızı arttıkça, daha fazla cihaz üretilecek ve daha fazla cihaz kullanım ömrünü tamamlayarak e-atık yığınına eklenecektir.
Dünya genelinde elektronik atıkların yalnızca %20’si doğru şekilde geri dönüştürülmektedir. Geri kalan %80’lik kısmı ya çöpe atılmakta ya da yanlış yöntemlerle işlenmektedir. 2030’a kadar e-atık miktarının artmasıyla geri dönüşüm altyapısının da bu artışı karşılayacak şekilde iyileştirilmesi gerekecektir. Ancak bu alanda gerekli adımlar atılmadığı takdirde, hem çevresel hem de ekonomik krizlerin kapıda olması kaçınılmazdır.
Elektronik atıklar, içerdikleri kurşun, cıva ve kadmiyum gibi tehlikeli maddelerle çevre ve insan sağlığı için ciddi riskler oluşturmaktadır. 2030’a kadar e-atık miktarının beklenen artışıyla birlikte, bu toksik maddelerin toprağa ve suya karışma ihtimali de artacaktır. Bu da, geri dönüşüm ve sürdürülebilir atık yönetimi sistemlerinin önemini bir kez daha vurgulamaktadır.
2030’a kadar e-atık miktarındaki artış, hem çevre hem de toplum sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Teknolojiye olan talebin artması, geri dönüşüm altyapısının yetersizliği ve bilinçsiz tüketim alışkanlıkları, bu sorunun temel nedenleri arasında yer alır. Bu büyük çevresel sorunun üstesinden gelmek için ülkelerin daha sıkı geri dönüşüm politikaları geliştirmesi, tüketicilerin ise daha sürdürülebilir alışkanlıklar edinmesi gerekmektedir.